25 Mayıs 2014 Pazar

Lamy Joy AL

Herkese merhabalar,




Bu yazımda sizlere ilk satın aldığım dolma kalemim olan  Lamy Joy AL'yi kalemim yettiğince anlatmaya çalışacağım. Lamy joyun önceki yazılarda da sözü geçmişti. Lamy Joy  diğer kalemlerden farklı olarak uzun bir yapıya sahip, tıpkı fırçalar gibi uzun oluşu benim için çok dikkat çekiciydi. Geleneksel ile modern bir gövde de buluşmuştu. Ayrıca küçüklüğümden hatırladığım ve hayranlık duyduğum o upuzun masa kalemlerine de benzemesi bu kaleme olan ilgilimi iyice arttırıyordu. Aslında o dönemlerde dolmakalemlere olan ilgim yeni başlamıştı. Uçlu kalemlerle ilgili araştırmalar yaparken rastladığım Lamy markasının modelleri arasında gözüme takılanlardan bir tanesi de Lamy Joy Al idi. Staj yaptığım ofiste bu kalemi görünce hemen yazı denemeleri yaptım, her kelimede ortaya çıkan yazı gerçekten benim gibi kötü bir yazıya sahip birisi için inanılmazdı. Bölüme başladığımda proje hocamında bu kalemi kullanmasıyla kaleme olan ilgim pekişti  ve ilk fırsatta bu kalemi aldım.




Lamy Joy'un üç farklı modeli var. Kırmızı klipse sahip olan siyah model, Gümüş renkli klipse sahip olan beyaz model ve son olarak alüminyum kapaklı mat siyah Lamy Joy AL. Lamy Joylar 1.1-1.5 ve 1.9 uç seçenekleriyle birlikte gelmekte ve bu haliyle kaligrafi için hazırlanmış bir seri  ama  Lam joy u Lamy'nin diğer uçlarıyla birlikte kullanabiliyorsunuz.




Tasarımı Wolfgang Fabiana ait olan kalemin aslında Safarinden tek farkı gittikçe daralan uzun gövdesi diyebiliriz. Bazı boyut farklılıklarının dışında da neredeyse uzun bir safari kullanıyormuş gibi hissediyorsunuz. Lamylerde en sevmediğim şey tam olarak da bu sanki hep aynı kalemi kullanıyormuş hissi oluşması zira diğer birçok markada modeller değişirken uçlarda değişmekte.




Lamy Joy AL iki parçadan oluşan basit bir kutuyla birlikte geliyor, kırmızı karton iç kısmın üstüne şeffaf bir plastik kapatılarak kutu tamamlanmış. Kutunun arka kısmında kalemle ilgili bilgiler yer alıyor. Bunun dışında kutuyla birlikte herhangi bir şey gelmiyor.




Lamy Joy'un klipsi safarilerle aynı, klipsin performansı konusunda çok fazla yazmak istemiyorum, zira kalem cepte taşımaya uygun bir kalem değil, hatta bu modelde klips kullanılmasaymış çok daha farklı bir görüntü elde edilebilirdi. Tabi burada kalem kapalıyken yuvarlanmaması düşünülmüş. Gerçi Nakaya'nın bu duruma çok güzel çözümü var.(Japon mühendisliği). Kısaca bu konuda klips safarilerle aynı diyebiliriz.




Joy alüminyum bir kapakla birlikte geliyor, kalem "AL" ibaresini de buradan alıyor. Kapak geçmeli bir sisteme sahip ve bu kısımda safarilerden pekte farklı değil.




Kalem çelik bir uca sahip, bendeki uç 1.9 kalınlığında, daha kalın hatlı yazılar yazabilmek için bu ucu seçtim. Bu kalınlıktaki uçla hızlı yazaken ucun genişliğinden dolayı kesilmeler yaşıyorsunuz. Kalemi ilk aldığımda bunun yanında fazlaca atlama sorunu da vardı, her ikisi birleşince yazı yazarken sürekli geri dönmek zorunda kalıyordum, " bat dünya bat, iki gözün kör olsun da piyango bileti sat "




Kalemin gövdesinde mürekkep penceresi var, buradan mürekkep seviyenizi kontrol edebiliyorsunuz,  Bence mürekkep penceresi gövdenin bütünlüğünü bozmamak adına daha farklı bir şekilde tasarlanabilirdi. Kalemi kartuş ve dönüştürücü ile kullanabiliyorsunuz. (Kalem Lamy'nin T10 mavi kartuşuyla birlikte geliyor )




Kalemin kapakla beraber uzunluğu 17.7 cm , kapaksız olarak ise 16.8 cm olan kapak arkaya takılı uzunluğu vermiyorum zira bu kalemin kapağının arkasına takılarak kullanılmayacağını düşünüyorum, hatta bunu bu kaleme yapılmış bir saygısızlık olarak görüyorum, kapak takılmış şekilde fotolarını gördükçe de hayretle seyrediyorum. Kalemin şekli itibariyle kapak zaten arka kısma tam olarak oturmuyor ve sürekli olarak sallanıyor, ayrıca oluşan kötü görüntüde cabası.  Fırça gibi, hat kalemleri gibi tasarlanmış ve davranan bu kalemin kaligrafi serisi olarak adlandırılmasında bu davranışı göstermesini sağlayan uzun gövdesiyle ve onun el ile olan uyumuyla alakalı, bu durumda kalemin arkasında kapak takmak, tıpkı bir koşucunun ayaklarını bağlamak gibi.




Lamy'nin siyah mürekkebi ve Rhodia'nın 80 gramlık defterine Joy AL ile yazdığım yazılar örnekleri:






Lamy Joy AL gerçekten güzel ve dikkat çekici bir kalem, dolmakalem hayranı ve tasarımla uğraşan biri iseniz bu kalem size farklılığıyla eşlik ediyor. Taşıması biraz meşakkatli olsa da, tasarımıyla safariye çokça benzese de, kızsam da, eleştirsem de Lamy joy vazgeçemediğim albenisini üzerinde taşımaya devam ediyor.




Soma faciasında ölenlere Allah'tan rahmet ailelerine sabırlar diliyorum.
Tekrar görüşmek üzere hoşça kalın.

                                                                                                                                                            MA




14 Mayıs 2014 Çarşamba

Siyah




Ne yazacağımı bilmeden başlıyorum yazıma, bugün içim madencilerimize mezar olan kömür madenleri gibi simsiyah, kapkara bir hüzünle dolu en sevdiğim renk bugün benim acımın tek temsili. Keşke ölümler yaşanmasa bir daha diyebilsem ama biliyorum ki değişen hiçbir şey olmayacak. 

Ölenlerimizin ailelerine sabır diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun babalarımızı, abilerimizi, kardeşlerimizi kaybettik. 

27 Nisan 2014 Pazar

Scrikss 419

Herkese Merhabalar,



Bugünkü postumda sizlere bizden bir marka olan Scrikss'in 419 modelini kalemim yettiğince anlatmaya çalışacağım.  Bildiğiniz üzere Scrikss yerli bir kırtasiye üreticisi, birçok ürüne sahip olan markanın Türkiye pazarında tanınırlığı en fazla olan markaların başında gelmekte buna rağmen firmanın dolmakalem modellerinin  ağır metal yada basit plastik malzemelerden oluşması, internet sitesinde tasarımcılar bölümü olmasına rağmen tasarlanmamış kalemler üretmesi beni fazlasıyla üzüyor. Ülkemize ait bir markanın dünyadaki benzerlerine baktığımızda aradaki uçurumları görmek üzücü. Yine ne varsa eskilerde var diyerek, Scrikss'in eski modelleriyle avunuyoruz. Bu eski modeller içerinde bir tanesi varki, bu model benim markaya olan ilgimi arttırıyor. Bir anlamda hep geçmişle övünen bizlere kalem camiasında da bu hizmeti sunuyor !




Scrikss markası 1963 yılında Türkiye'de kurulmuş bir firma, firmanın tarihi daha eskiye dayanıyor; aslında bir İspanyol firması olan Scrikss daha sonra İsviçreli bir firmaya satılıyor, en son olarakta firmanın hakları Türkiye'ye satılıyor ve markanın son durağı burası oluyor. Firmanın adı da Katalancadaki "scribir" yani yazmak sözcüğünden türetilmiş.





Artık üretilmeyen 419'un şık ve tanıdık bir tasarımı var. Bir önceki yazımda bahsettiğim Pelikan M200'ün üvey kardeşi gibi duruyor. Aslında Pelikan kalemlerinin tasarım kriterleri bu kalemde fazlasıyla mevcut. 419 da Pelikanlar gibi tasarımıyla ciddiyetini ortaya koyuyor. Bu benzerlikleri görünce Guenther Wagner'in kısa bir ziyareti olmuş herhalde diye düşündürüyor insanı. Bendeki ve birçok kişide de bordo rengi olan kalemin birde siyah modeli var. Genel olarak siyah renkte kalemler tercih eden ve bunun dışına pekte çıkmayan benim için, başka alternatif olmayışı kararsız kalmamım önüne geçti ve koleksiyonuma farklı renkte bir kalem kazandırmış oldum ama siyah 419'unda çok güzel olduğunu fotoğraflardan görme şansım oldu.




Ben kalemi aldığım yerde kalemin orijinal kutusu yoktu " bat dünya bat iki gözün kör olsunda piyango bileti sat " kalemin orijinal kutusu ve içinde gelenler hakkında pek bir bilgim yok açıkçası. Malum arşivleme, bilgi tutma ve paylaşma gibi gerekliliklerin pek olmadığı canım ülkemde (yalnız ve güzel ülkem) bu güzel kalemde bundan nasibi almış. (Aslında bu değer vermekle alakalı, altı üstü kalem deyip geçmemekle alakalı bir durum, hele ki bu işi yapıyor ve bu işten geçiniyorsanız)


                       

Kalemin reçineden yapılmış gövdesi oldukça hafif,  daha öncede söylediğim gibi kalem bordo renge sahip, tüm gövde ve kapak aynı renkte üretilmiş. Bu ahenkte farklılık yaratanlar ise altın kaplamalarıyla klips, kapak yüzüğü ve uç.  Kendine has bir tasarıma sahip klipsin üstünde markanın baş harfinin yer aldığı bir kısım bulunuyor. Klips gayet iyi bir şekilde işlevini yapıyor ve cebinize tutunuyor, kaybolma ve düşme tehlikesini en aza indiriyor. Kapağın alt kısmında yer alan halkada ise markanın adı yer alıyor.




Kalemin kapağı vidalı bir sisteme sahip sızıntılara karşı maksimum koruma sağlayan bu yönteme 419da da kullanılmış. Vida yivlerinden sonra gelen tutma kısmı gayet iyi konumlandırılmış. Tabi benim pek işime yaramıyor bu durum.




Kalemin ucu belki de bu kalemin en önemli kısmı, öncelikle Ruthenium altın kaplamaya  sahip olan ucun üzerinde Markanın ismi ve sembolü yer almakta bunun dışında ise hiç bir bilgiye yer verilmemiş. Uç kalınlığıda bu verilmeyen bilgilerden bir tanesi çizgi kalınlığından ucun F ile M arasında bir yerlerde olduğunu düşünüyorum. M200'ün F ucundan kalın, M ucundan ise bayağı ince yazıyor. 419 orta ıslaklıkta, atlama yapmayan, çok yumuşak bir yazıma sahip. Şunu belirtmeden geçmeyeyim kalem gerçekten yumuşak bir yazıma sahip, adeta uç kağıtta kayarak ilerliyor. Ucun bir diğer özelliği ise hemen her zaman kullanıma hazır durumda olması ne kadar uzun süre kutuda beklediğinin önemi olmadan ne zaman  kutudan çıkartsam direk yazmaya başlıyorum, hiç bir atlama yaşamıyorum veya mürekkebin gelmesi için çabaya girmiyorum. Fiyat olarak çok gerisinde kaldığı Pelikanlar da bile bu uç konforunu yaşamadım ben.




Kalemin ucu Pelikanlarda olduğu gibi vidalı bir sistem ile sökülebiliyor. Tabi başka uç seçeneğinin olmayışı bu işlemin temizlikten başka bir işe yaramamasına sebep oluyor. Yalnız Pelikanlar ile ortak olan bu özellik sayesinde bu kalemde Pelikan uçlarını deneme şansınız var. Şahsen ben Scrikss'in bu kaliteli ucunu deneyimledikten sonra yine Scrikss'n ürettiği uç çeşitlerimi kullanmak isterdim. Başkasının ucuyla yazıya girmek olmaz !





Yüzey arttırıcı nervürleri bulunan damağın tombul bir görüntüsü var. Gövdenin üst kısmında yer alan saydam mürekkep penceresi sayesinde kaleminizin mürekkep miktarını kontrol etme şansınız oluyor. Kalem piston dolum sistemine sahip, gövdenin alt kısmında aşina olmayan birisinin hareketli olduğunu anlamayacağı şekilde iyi bir işçilikle yapılmış olan, gövdeden birkaç mm daha küçük çapa sahip olan kısmın çevrilmesiyle kalemin mürekkep dolum işlemi geçekleştirilebiliyor.




Kalemin teknik özelliklerine gelecek olursak; 419- 11,7 gram ağırlığa sahip, 13mm'lik bir çapa sahip.




Kalemin kapakla beraber uzunluğu 12,5 cm, kapak arakaya takıldığında 15,1 cm, kapaksız olarak ise  11,8 cm.






Scrikss 419 Türk dolmakalem camiası için önemli bir kalem, bildiğim kadarıyla da başka dolmakalem üreten markamızda yok, bu durumda Scrikss markasının omuzlarına fazlasıyla yük biniyor. Bunun içinde çok çaba sarf etmeden, çok uzağa gitmeden hemen yanı başında Türkiye'deki dolmakalem severlerin önerilerine biraz kulak kabartsa, bir iki tasarım yarışması açsa ve üret-sat mantığının dışına çıksa, çok başarılı ve "özgün" işler çıkartabilecek. Hem yurt içinde, hem de artık farklı arayışlara içinde olan yurtdışındaki dolmakalem severlere hitap etmiş olacak. Daha önceden de bunu 419 ile başardığını bize gösteren marka 419  gibi ağır başlı, kullanıcıya yazma ve dolmakalem kullanma keyfini fazlasıyla yaşatan bir kalem tekrar üretebilir ve yabancı emsalleri karşısında bizimde gururlanarak kullandığımız bir kalemimiz olur. En azından 419 modeli tekrar hayat bulabilir. Bilmiyorum bu konuda sizler ne düşünüyorsunuz. 

Bir dahaki yazımda görüşmek üzere hoşça kalın.

                                                                                                                                                   MA

                               



12 Nisan 2014 Cumartesi

Pelikan M200

Herkese Merhabalar,




Bugün sizlere dolmakalem dünyasının en eskilerinden bir markanın Pelikan'ın M200 modelini kalemim yettiğince anlatmaya çalışacağım. Dolmakalemlerle ilgilensin, ilgilenmesin hemen hemen herkes Pelikan markasını duymuştur. Benim Pelikan ile tanışmam birinci sınıfta kullandığım yeşil Pelikan silgimle olmuştu. Pelikan başarılı dolmakalemlerinin yanında lider kırtasiye ürünleri üreten firmalardan bir tanesi. Pelikan tıpkı Scrickss gibi ülkemizde tanınırlığı fazla olan bir marka, ama Lamyler kadar popüler değiller, belki bunda Pelika'nın ciddi tarzı, ağır duruşu ve neredeyse değişmeyen tasarımlarının katkısı büyük(fiyatlarında katkısı da küçümsenemez). M200 gibi giriş seviyesi diyebileceğimiz ortalama boyuttaki bir model bile elinizde yaşça büyük kalıyor. Kaldı ki serinin  m800, m1000 gibi ağır abilerini varın siz düşünün. Pelikan dönem dönem gençleri dolmakaleme özendirmek adına bazı modeller üretmiş olsa da bu amaca pek ulaşmış gibi gözükmüyor. Ama yine de Pelikan dolmakalemleriyle dolmakalem dünyasındaki sarsılmaz yerinde üretime devam ediyor.  İyide yapıyor belki de çünkü; bir Pelikanı kullanırken dolmakalem kullanmanın zevkini fark ediyor, kalemi mürekkeple buluşturup yazmaya başladığınızda yılların tecrübesiyle, kaliteyi ve yazım keyfini yaşamaya başlıyorsunuz. Pelikanın yaygın olmayışı kalemi kendinize ait hissetmenize ve kişiselleştirmenize katkı sağlıyor, bu önemli bir konu çünkü Pelikan eğer Lamyler gibi bir popülerliğe sahip olsaydı eminim birçok kişide bir tane Pelikan görürdünüz.




Pelikan markası 1838 yılında Kimyager Carl Hornemann tarafından Hanover'de kurulmuş bir Alman markası. 1863 yılına gelindiğinde Guenther Wagner kimyager ve fabrika müdürü olarak işe girer, işte olay burada başlar. Guenther Wagner'in markaya çok fazla katkısı bulunmaktadır. 1871 yılına gelindiğinde Guenther Wagner firmayı satın alır ve kendi ailesinin sembolü olan pelikanı markanın logosu olarak seçer. Pelikan markasının logosu da zaman içinde birtakım değişikliğe uğramıştır ve bugünkü haline ulaşmıştır. Aşağıda Pelikan markasının logo ve marka adının tipografisinin zaman içerisinde geçirdikleri değişimi görebilirsiniz. 




Pelikan logosunun hikayesine gelirsek logoda yuvasındaki yavrularını kendi kanıyla besleyen kanatlarını açmış bir pelikan bulunmakta . Hristiyanlık inancında Pelikan Hz. İsa'yı temsil etmektedir. Hz. İsa'nın kanı Hristiyanların kurtarıcısı, Hz. İsa da onlar için kendini feda edendir. Yine bir çok Coat of arms diye tabir edilen aile armasında pelikan sembolünü görmek mümkündür.




M200 şık bir o kadarda ciddi bir tasarıma sahip eğer bu kalemi kullanıyorsanız, kalemin babanıza veya dedenize ait olduğunu düşünenler olabilir. Belki burada dolmakalemleri eskiyle ilişkilendirme söz konusu olabilir, dolayısıyla klasik tarzını korumaya kararlı Pelikan'ın modelleri yeni üretilmiş olsalar bile bu izlenimi verebilir. Üst sınıf diyebileceğimiz Souveran serisini siz düşünün.




Pelikan M200 klasik bir kutuyla geliyor. Karton bir kutunun içinden çıkan kapaklı kutumuz, beraberinde kullanma kılavuzu ve M200 ü getiriyor. Otomatik saat meraklıları aşinadır ; saat kadar beraberinde gelen kutuları da önemlidir ve bazı markalar bu konuda farklılıklarını ortaya koyarlar. Dolmakalem dünyasının en eskilerinden olandan Pelikandan da, dolmakalem kutularının getirdikleri dolmakalemler kadar önemli olduğunu düşünen ben, daha farklı bir kutu beklerdim.






Pelikan M200'ün dikkat çekici bir tasarımı var. Saygın ve bir o kadarda ağır başlı. Bu ağır tasarıma rağmen kalem oldukça hafif, bu hafiflikte kalemin reçineden yapılmış olmasının da katkısı büyük. Kalemin gövdesi tıpkı bir ebru teknesinden çekip çıkartılmış gibi yeşilin birçok farklı tonunu barındıran bir desene sahip, kapak ise tamamen siyah (piyano siyahı).




Kalemin klipsine gelecek olursak burası önemli çünkü Pelikan markasının kalemlerinde klipslerin ayrı bir yeri var. Klipsler markanın da logosu olan pelikanların gagası şeklinde tasarlanmış(hatta belli bir oranda pelikan kafası) bu detay kalemi fazlasıyla farklı kılıyor. Kalemin klipsi oldukça iyi bir şekilde vazifesini yerine getiriyor ve cebinizi bırakmıyor. Pelikan gibi yakalıyor. Yine kapağın üstünde kalemin logosu ve kapağın alt kısmında yine altın kaplama halka yer alıyor. Kapak yüzüğünün üstünde Pelikan ve Germany ibareleri yer alıyor. M200 eski serilerinde bu yüzükten kapakta iki adet yer alıyor ve kapak üstündeki logo ise oyulmuş bir şekilde iken modern M200'lerde bu tasarım değişmiş. Kapaktaki halkalardan bir tanesi gövdenin altına yerleştirilmiş.




Kapak vidalı sisteme sahip buda olası sızıntı durumlarına karşı iyi bir koruma sağlıyor.  Kalemin tutma kısmı kapak ile aynı renkte ve gayet rahat bir tutuş sağlıyor. Aradaki mesafe bana gayet yeterli geldi ve yazım sırasında kalemin yivleri beni rahatsız etmedi. Eğer benim gibi daha geriden kalemi tutanlardansanız bunun pek önemi olmayabilir.






                Uç kısmına gelecek olursak, aslında Pelikanla da ufak çaplı bir uç maceram oldu. - " bat dünya bat iki gözün kör olsun da piyango bileti sat"- Pelikan M200 ü ilk aldığımda M uç seçeneğinden başka bir seçenek olmadığından mecburen bu şekilde aldım. M uç adına konuşacak olursam. Fazlasıyla ıslak karaktere sahip bir uç ve oldukça da kalın yazıyor. Tabi bu tarz bir uçtan hoşlananlarda olabilir bu kişisel zevkinize kalıyor. 
Ben daha kuru ve ince çizgi kalınlığına sahip uçları sevdiğimden bununla ilgili araştırmaya koyuldum ve internette şöyle bir kaynağa rastladım. Pelikan'ın kendi sitesinde yer alan linkte kaleminizin uç kalınlığını belirleyebilmeniz için Pelikanın size sağladığı kolaylıktan bahsetmiş internet sitesine göre kalemi aldıktan sonra 4 hafta içerisinde eğer mevcut ucunuzdan memlun kalmaz iseniz ücretsiz olarak istediğiniz bir uçla değişim yapabiliyorsunuz. Bende bunun üzerine Pelikan'ın Türkiye distribütörü olan firmanın Eminönü'nde olan yerlerine gittim. Fakat ne ilginçtir ki oradaki yaşlı amcadan uç kullanılırsa değişim yapılmadığını öğrendim, ayrıca amca bana  ''mürekkep değince ucun kömürü bozulur '' gibi özlü bir sözde etti, ama hala ucun kömürü neresi ben anlamadım. Amcanın kalemin yarı fiyatından teklif ederek başladığı uç fiyatı konuşma ilerledikçe gitgide azaldı. Pelikan'ın resmi sitesinde bununla ilgili bir yazı olduğunu söylememde pek fayda etmedi. Neyse ben M ucu değiştirip bir adet fine uç edindim Pelikan'ım için ve sonuç gerçekten harikaydı. EF ucun nasıl olduğunu hayal bile edemiyorum. İleride almayı planladığım M800 eğer bulabilirsem EF olacak.




Uca dönecek olursak Pelikan tecrübesini uçta da göstermiş. Tek bir defa bile atlama sorunu yaşamadım, uç gayet yumuşak ve ne çok ıslak nede çok kuru kararında bir yazımı var, hızlı yazımlarda da performansını gayet iyi gösteriyor. 14 k altın kaplama olan ucun üzerinde Pelikan yazısı, markanın logosu ve uç kalınlığı  yer alıyor. Bunun dışında herhangi bir yazı veya süsleme yok bu bakımdan uç çok sade, bu kalem için biraz daha gösterişli bir uç tasarlanabilirdi. Kalemin ucu esnek bir yapıya sahip fakat bu eski Pelikanlardaki gibi bir esneklik değil, kısacası farklı çizgi kalınlıklarıyla yazma zevkini yaşayamıyorsunuz ne varsa eskilerde var !! Ayrıca Pelikan'ın kalemlerinde uçlar vidalı bir şekilde tasarlanmış, bu sayede aynı uca mahkum olmuyor ve birden fazla ucunu deneme şansına sahip olabiliyorsunuz.




Damak kısmında yüzey arttırıcı nervürler bulunmakta, herhangi bir sızıntı durumunda bu nervürlerin arasında yüzey gerilmesi sayesinde tutunan mürekkep olası kazaları en aza indiriyor. Ayrıca damaktaki dişlerin klasik görüntüsünün yeri bir başka.




M200'ün gövde kısmında bir mürekkep penceresi bulunmakta bu sayede çok rahat bir şekilde kaleminizin mürekkep miktarını kontrol edebiliyorsunuz. M200 "piston filler" diye tabir edilen patentinin Pelikana ait olduğu bir dolum sistemine sahip, kalemin pupa kısmındaki siyah bölüm çevrilerek piston mekanizması hareket ettiriliyor kalemin içindeki hava boşaldıktan sonra, tam tersi bir işlemle piston geri çekilip kalemin mürekkeple dolması sağlanıyor.


Belliki bir dönem Guenther Wagner Türkiye' ye de uğramış :)



Kalemin teknik özelliklerine gelecek olursak;  M200 13.7 gram ağırlığında, 12mm' lik bir çapa sahip.




Kalemin kapakla beraber uzunluğu 12.6 cm, kapak arkaya takıldığında 14.9 cm, kapaksız uzunluğu ise 12.1 cm.




Lamy siyah mürekkep ve Rhodia'nın 80 gramlık 14.x21'lik defterini kullandığım, M200 " fine" uçla yazılmış yazı örnekleri hakkında siz ne düşünüyorsunuz ?






M200 gerçek bir klasik her ne kadar o eski özellikleri kalmamış olsa da, cebinizden çıkartıp, yavaş yavaş kapağını açtığınız kalem yazma işini bir seremoniye dönüştürebiliyor ve tüm dikkatleri üzerine çekiyor. M200 gündelik kullanıma uygun ve uzun ömürlü bir dolmakalem almak hatta onu çocuklarına bırakmak isteyenler ve bu iş için bir bütçe ayırmış kimselerin bulabileceği fiyat bölü performans olarak gayet iyi kalemlerden bir tanesi. Onun dışında eminim ki dolmakalem severlerin bir çoğunda bu kalem zaten vardır. 

Bir dahaki incelemede buluşmak üzere hoşça kalın .

                                                                                                                                                  MA


30 Mart 2014 Pazar

Lamy CP 1

Herkese Merhabalar,




                  Bu yazımda size ilk dolmakalemim olarak gördüğüm "Lamy Cp 1"i kalemim yettiğince anlatmaya karar verdim. Gördüğüm, diyorum çünkü ilk olarak satın aldığım dolmakalem bir Lamy Joydu. Lisans eğitimime başlamadan önce hazırlık olması amacıyla staj yaptığım ofiste ilk olarak bir Lamy joy kullanma fırsatım olmuştu, daha sonra lisans eğitimine başladığımda ilk projemi aldığım hocam Prof. Dr. Sercan Özgencil Yıldırım'ın elinde Lamy'in violet rengi mürekkebiyle kullandığı Lamy Joy'u görmem ile ilk olarak bir tane Lamy Joy satın aldım (ne kadar çok Lamy dedim! ) ama aldıktan sonra uzun bir süre kalemi kullanmadım ve ikinci olarak Lamy Cp 1 modelini aldım ve kullanmaya başladım, onun için hep cp1i ilk dolmakalemim olarak gördüm. Lamy Joy u başka bir posta bırakıyor ve Cp 1i anlatmaya devam ediyorum.





Lamy markası 1930 yılında C. Josef LAMY tarafından kurulmuş bir marka. İlk başta Parker marka kalemleri satan (ithalat/ihracat) Josef LAMY daha sonraları Heidelberg'te  "Orthos" markasıyla kendi kalemlerini üretmeye başlıyor ( Bu dönemde Artus ismiyle de kalemler üretiyorlar). İkinci dünya savaşının sonrasında firmanın adı değişip Lamy oluyor.




Tasarımı Gerd Alfred MÜLLERe ait olan kalemde Bauhaus ekolünün prensiplerini yansıtmakta, bir dönem Bauhaus'ta hocalık yapmış olan Mies Van Der ROHE'un "less is more" yani az çoktur sözünden yola çıkmış olsa gerek kalem çok sade bir tasarıma sahip, Lamy'nin amiral gemisi (yada bayrak gemisi) olan Lamy 2000le beraber gelen bu tasarım Cp 1i  bana Lamy 2000 in kilo vermiş hali gibi hissettiriyor.




Şık bir kutuyla beraber gelen Cp-1 beraberinde, bir adet t10 mavi kartuş, z26 dönüştürücü, kullanım kılavuzu ve garanti belgesini de geliyor. Kutu sade bir tasarıma sahip, kapakları birbirinin üstüne binerek kapanan sistemin kilidini ise kutunun üstündeki Lamy yazısı sağlıyor. Açıkcası kutu basit malzemeler kullanılmasına rağmen şık ve farklı bir kutu ama daha şık Lamy kutuları da görmüştüm. Ayrıca Cp 1 fiyatlarındaki bir kalem için daha farklı bir kutu olabilirdi. Çünkü Lamy bazı konulardaki tekrarlarını kutu içinde sürdürmüş, bildiğim kadarıyla birçok model aynı kutuyla geliyor, Lamy 2000 de bunlardan bir tanesi !!!





Kalemin ince tasarımının aksine çok güçlü bir hissi var. Kalemi elinize aldığınızda kalemin ağırlığı ve malzemesi bunu size hissettiriyor. Kalem mat siyah bir renge sahip, klips ise gümüş rengi ve tıraşlanmış bir dokuya sahip. Silindirik bir şekle sahip kalemin, klipsi renkte olduğu gibi form olarak da gövdeden farklı olarak köşeli ve keskin hatlara sahip. Kalemin arka tarafında kapağın oturması içi plastik bir kısım bulunmakta. Bildiğim kadarıyla bu kısım vidalı ama açmayı hiç denemedim. Siyah ve sade oluşu kaleme farklı ve gizemli bir hava sağlıyor. Kalemin üstünde herhangi bir yazı olmayışı da bu gizemli havayı destekliyor. Gösterişsiz ama iddialı. Kalemin markası klipsin yan tarafında mümkün olduğunca küçük bir biçimde yazılmış elinize alıp inceleyinceye kadar bu yazıyı görmeniz pek mümkün değil. Ayrıca klipsin altında kalemin üretildiği yer olan Almanya'nın da adı mevcut.



Klips konusuna değinecek olursak Cp 1'in iyi bir klipsi var, gömlek cebinize gayet iyi tutunuyor. Yine burada Alman mühendisliğine yakışır bir şekilde tasarlanmış kalemi cebinize yerleştirirken işimizi kolaylaştıracak şekilde kalemin klipsi yaylı mekanizması sayesinde mandal gibi açılarak cebimizi yakalıyor. Bu özelliği dışardan fark etmek pek mümkün değil zira bizzat kendimde Lamy 2000 de olan bu özelliği gördükten sonra Cp 1inde bu sisteme sahip olduğunu anlamıştım.



Kapak hoş bir "çıt" sesiyle yerine oturuyor, kapağın iç kısmında bölüme kalemin tutma bölümünün ön kısmındaki çentiklerin oturması sırasında bu sese sahip oluyoruz. Kapak gayet güvenli bir şekilde yerine oturuyor e sızmalara karşı sizi korumaya başlıyor. Yalnız kapağın iç durumunu klipsin kapağa birleştiği noktalardan güzel bir şekilde görebiliyor ve üzülebiliyorsunuz.




Kapağı çıkarttığımızda tutma kısmı ve uç karşımıza çıkıyor, tutma kısmı plastik ve üzerinde tutmayı kolaylaştırması için olduğunu düşündüğüm tırtıklar var ki bu kişiden kişiye değişecek bir durum zira ben dolmakalemlerimi daha geriden gövde kısmından tutarak kullanıyorum. 




Uç kısmına gelirsek, aslında bu kısımda tam olarak bir yorum yapmak istemiyorum, çünkü uç konusu benim Lamylerde en mustarip olduğum konulardan bir tanesi... Kalem parlatılmış çelik bir uca sahip,  klasik bir uç düzenine sahip olan kalem birçok Lamyde gördüğümüz aynı ucu kullanıyor, zira Lamy Joydan tutunda, Studio, Safari ye kadar birçok Lamy kaleminde bu uç var. Birde karakteristik bir şekilde devam eden sıkıntılar. Bazen hangi modeli elime alırsam alıyım hep aynı kalemi kullanıyormuşum hissi yaratıyor bu durum.  




Cp 1i ilk aldığımda "ef veya f " uç bulamadığımdan ( daha doğrusu neredeyse M uçtan başka model almayan satıcılar yüzünden ) mecburen M uçlu olarak kalemi almıştım. Eğer benim gibi kuru uçları seven ve küçük bir yazıya sahip biriyseniz bu tarz bir uçtan uzak durun derim, Lamy de M uç almayın diye genelleme yapmak istemiyorum bunun sebebine yazının ilerleyen kısımlarında değineceğim,  bir süre katlanmaya ucun karakterine göre yazımı büyütmeye çalışsam da olmadı, çünkü bu esnada kalemin ucundaki atlama diğer bir tabirle " skipping " olayı ile bunalımdan bunalıma sürükleniyordum. Ayrıca mürekkep yarığında da bir sorun vardı. Daha fazla dayanamayıp birazda tecrübesizlikle güzel bir fiyata (?) (sağ olsun kırtasiyeci abilerimiz bizi çok severler)  bir adet f uç aldım ki bu uçta atlama sorunu yoktu ama yine de istediğim kadar ince yazmıyordu, uç çok önemli bir konu çünkü istediğim gibi yazamadığım ve iyi bir fiyata alınmış kaleme  insanın eli gitmiyor, masum kalem kutu içerisinde sahibinden ayrı ceza çekiyor, Cp 1'imde uzun bir süre bu cezayı çekti.  Daha sonra Lamy Safari aldığım bir dönemde önceden kalan M ucumu  ef uç ile değiştirdim. En sonunda aradığım çizgi kalınlığına ulaşmıştım, Cp 1 cezası bitmiş ve ben kalemin acısı sayfalarca çıkarmıştım. Şimdi yazının başında da bahsettiğim şu M uç ile ilgili genelleme meselesine dönersek f uçlu olarak aldığım Safari'ninde ucunu  ef ile değiştireceğini söyleyen kırtasiyeye güvenip beklemeye başladım, işin sonunda tabii ki o söz tutulmadı, bende Safariyi açıp kullanmaya başladım ama bu f uç daha önceden bana sıkıntı yaşatan Cp 1'in f ucuna hiçte benzemiyordu ve gayet güzel yazıyordu. Aynı firmanın ürettiği ve aynı kalınlıkta olan uçlar birbirlerinden farklı yazıyorlardı. Bunun için bu işin biraz şansa kaldığını düşünüyorum. 




Uç konusuna geri dönecek olursak genel olarak kalemin ucu iyi bir yazıma sahip, gayet güzel bir şekilde kağıdın üzerinde kayıyor. Benim kalemde çok önem verdiğim ucun damak ile olan uyumu kalemi tuttuğunuzdaki görüntüsünü gayet hoş. Kalemin görüntüsü konusunu başka bir posta saklıyorum. Aslında genel olarak Lamy'nin uçlarını seviyorum. Sevdiğim yönlerden bir tanesi ise uçların çok kolay bir şekilde değiştirilebilmesi uçlar sürgülü bir sistemle yerlerine oturuyorlar yani uçları çekip çıkartabiliyor çok kısa sürede uç değişikliği yapabiliyorsunuz. 



Kalem düz bir damağa sahip, damağın alt kısmında bir hava deliği daha var. Ayrıca damak altında yüzey arttırmak için kullanılan kanallardan bulunmamakta. 





 Kalemin gövdesi yanılmıyorsam barrel diye tabir edilen kısmı vidalı bir şekilde tasarlanmış, burayı açarak kaleme kartuş takabiliyorsunuz. Burada herhangi bir mürekkep penceresi yer almıyor. 




Kalemin teknik özeliklerine gelecek olursak, Cp 1 17 gram ağırlığında , 0.9 cmlik bir çapa sahip. 



Kalemin kapakla beraber uzunluğu 13.4-5 cm, kapak arkaya takıldığında 16 cm ki eğer sizde benim gibi dolmakalemini kapaksız kullananlardansanız kapaksız olarak kalemin uzunluğu yaklaşık olarak 12 cm.

Lamy'nin siyah mürekkebiyle yaptığım uç karşılaştırmalarını size bırakıyorum, siz ne düşünüyorsunuz ?




Yazılarda, Rhodia'nın 80 gramlık 14.8x21 lik defterini kullandım.




 Cp 1 en çok kullandığım kalemim düzenlediğimiz bir workshop sırasında kaybolması sonucu kısa bir ayrılık yaşasak da kalem sahibi bırakmadı ve bana geri döndü. Sonuç olarak Lamy Cp 1 tasarımıyla gerçekten şık bir görünüşe sahip, gündelik kullanıma uygun ve güzel bir yazıma sahip. Dolayısıyla kalem severlerin mutlaka koleksiyonlarında olması gereken bir model.

Tekrar görüşmek üzere hoşça kalın.


                                                                                                                                                 MA